Düşünmüyor musunuz?

Sual: "Allah varsa, ilim ile isbat edilen bir delili olması gerekir. Bizim gibi modern insanlar, birşeye körükörüne inanmaz. Kur'anın Allah kelamı olduğunu nereden bilelim? İbadetin Allaha faydası olmadığına göre, ibâdet lüzumsuz değil mi?" diyenlere ne cevap vermek gerekir?

CEVAP

İstisnalar hariç, bütün fen adamları, bu kainatın kendiliğinden var olmadığını, bir yaratıcısının bulunduğunu ittfakla bildirmişlerdir. Fen, ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanların bir karıncayı, bir kuşu, bir balığı yaratması mümkün değildir. Akıllı ve bilgili bir kimse, kainata bakınca, çok intizamlı yaratıldığını görür. Bunun kendiliğinden olmadığını anlar.


Etrâfımızı beş duygu organımız ile tanıyoruz. His organlarımız olmasaydı, hiçbir şeyden haberimiz olmıyacakdı. Kendimizi bile bilemiyecekdik. Yürüyemiyecek, birşey yapamıyacak, yaşıyamıyacakdık. Anamız, babamız olamıyacak, var olamıyacakdık. Rûhumuza tatlı gelen güzelleri göremiyecek, güzel sesleri duyamıyacak, onları sevemiyecekdik. Allahımıza yalnız duygu organlarımız için, durmadan şükr etsek, şükrünü ödemiş olamayız.

Duygu organlarımıza etki eden herşeye (Varlık) veyâ (Mevcûd) diyoruz. Kum, su, güneş birer mevcûddür. Çünki, bunları görüyoruz. Ses de bir mevcûddür. Çünki, işitiyoruz. Hava, bir mevcûddür. Çünki, elimizi açıp yelpâze gibi sallayınca, havanın elimize çarpdığını duyuyoruz. Rüzgâr da yüzümüze çarpıyor. Bunun gibi, sıcaklık, soğukluk da birer mevcûddür. Çünki, derimizle bunları duyuyoruz.

Elektrik, harâret, yanî ısı ve mıknâtıs gibi enerjilerin [kudretlerin] de mevcûd olduklarına inanıyoruz. Çünki, elektrik akımının harâret ve miknâtıs veyâ kimyâ reaksiyonları meydâna getirdiğini, ısı gelince sıcaklık olduğunu, ısı azalınca soğukluk olduğunu ve mıknâtısın demiri çekdiğini his ediyoruz, anlıyoruz. (Ben havanın, ısının, elektriğin mevcûd olduklarına inanmam. Çünki, bunları görmiyorum) sözüne yanlışdır diyoruz. Çünki, bunlar görülemezlerse de, kendilerini veyâ yapdıkları işleri, duygu organlarımız ile anlıyoruz. Bunun için de, görülemiyen birçok varlıklara inanıyoruz. Göremediğimiz için, yok olmaları lâzım gelmez diyoruz. Bunun gibi, (Ben Allaha inanmam. Melek, cin gibi şeyler yokdur. Var olsalardı görürdüm) sözü de doğru değildir. Akla, fenne uygun olmıyan bir sözdür.

Fen dersleri bildiriyor ki, ağırlığı ve hacmi olan varlıklara (Madde) denir. Buna göre, hava, su, taş, tahta maddedirler. Işık, elektrik akımı birer varlık iseler de, madde değildirler. Maddenin şekil almış parçalarına, (Cism) denir. Çivi, kürek, maşa, iğne birer cismdirler. Hepsi, aynı demir maddesinden yapılmışlardır. Duran bir cismi harekete getiren, hareketde olan bir cismi durduran veyâ hareketini değişdiren sebebe (Kuvvet) denir. Duran bir cisme kuvvet etki etmezse, hep durur. Hareket eden bir cisme, kuvvet etki etmezse, hareketi değişmez ve hiç durmaz.

Maddelerin, cismlerin ve maddelerde bulunan enerjilerin hepsine (Âlem) veyâ (Tabî’at) denir. Âlemde her cism hareket etmekde, değişmekdedir. Demek ki, her cisme, her ân çeşidli kuvvetler tesîr etmekde, değişiklik hâsıl olmakdadır. Cismlerde meydâna gelen değişikliğe (Hâdise) veyâ (Olay) denir.

 

geri    imanveehlisünnet    ileri