Tevbe etmenin önemi
Sual: İnsanlık hâli bir günâh işleyince ne yapmak gerekir?
CEVAP
Günâh işleyince, hemen [kalb ile] tevbe ve [dil ile] istiğfâr etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tevbe, istiğfâr ve pişmânlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak kolayca giderilebilir. Fakat, bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır. Bunu temizlemek çok güç olur. (Dünyaya düşkün olmak, günâhların başıdır) hadîs-i şerîfi bunu göstermektedir. (Beyhekî)
Günâh işliyen biri, pişmân olur, abdest alıp namaz kılar ve günâhı için istigfâr ederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette affeder. Çünkü, Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Biri günâh işler veya kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya istiğfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur.) [Nisâ 110]
M.Ma'sûm-i Fârûkî hazretleri buyuruyor ki: Dertlerin, belâların gitmesi için, istiğfâr okumak çok fâidelidir. Çok tecrübe edilmiştir. Beyhekî'nin bildirdiği hadîs-i şerîfte, (İstiğfâra devâm edeni, çok okuyanı, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Onu, hiç ummadığı yerden rızıklandırır) buyuruldu. (c.2, m.80)
İstiğfâr, insanı her murâda, âfiyete kavuşturur. Şifâ için; tevbe etmeli, istiğfârı çok okumalı. Bütün dertlere, sıkıntılara karşı fâidelidir. Çünkü Allahü teâlâ, istiğfâr okuyanların imdâdına yetişir. (Hûd 52, Fevâid-i Osmâniyye)
İstiğfâr nedir?
İstiğfâr, günâhın affını istemek, Estağfirullah demektir. Estağfirullah, günâhlarımı affet Allahım, demektir. İstiğfâr etmek, günâhların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır. Meselâ Kur'ân-ı kerîm okumak, sadaka vermek ve diğer hayır hasenâtta bulunmaktır. Tevbe, harâm işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Tevbe, günâhtan sonra o günâhı bir daha yapmamaktır.) [İ.Ahmed]
(Sükûtu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfâr eden kurtuldu.) [Deylemî]
(Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalan istiğfâr etsin!) [Hatîb]
(Günâhınız çok olup göklere ulaşsa, tevbe edince, Allahü teâlâ tevbenizi kabûl eder.) [İbni Mâce]
(Günâh kalbde bir iz bırakır, tevbe ve istiğfâr edilince, o leke kaybolur, kalb cilâlanır.) [Tirmizî]
(Kıyâmette, amel defterinde çok istiğfâr bulunana müjdeler olsun!) [Beyhekî]
Günâhtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günâhtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek lâzımdır.
Hz. Huzeyfe, çoluk çocuğunu geçindirmekte çok sıkıntı çekiyordu. Hâlini arz edince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Ey Huzeyfe, neden istiğfâr etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfâr ederim.) [Nesâî]
Hasan-ı Basrî hazretlerine birisi kıtlıktan şikâyet etti. Başka birisi fakirlikten, diğer birisi de çocuğunun olmadığından şikâyette bulundu. Hepsine de istiğfâr etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda suâl ettiler. Onlara da istiğfâr etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nuh sûresi 10,11 ve 12. âyet-i kerîmelerini okudu. Nasr sûresinde Allahü teâlânın tevbeleri kabûl edeceği bildirilmektedir. Şartlarına uygun yapılan tevbeyi muhakkak kabûl eder.
Sıkıntıdan kurtulmak için
Belâlardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istiğfâr okumak çok faydalıdır. Her zaman yüz defa (Estağfirullâhel'azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh) demeli ve ma'nâsını düşünerek söylemelidir!
Ma'nâsı, (Kendisinden başka ilâh bulunmıyan hay, kayyûm ve azîm olan Allaha istigfâr eder ve günâhlarıma pişmân olup O'na sığınırım) demektir.
[Azîm, zâtı ve sıfâtları kemâlde, ya'nî büyüklükte benzeri olmıyan demektir. Hay, ezelî ve ebedî bir hayatla diri olan, Kayyûm, zâtı ile kâim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.]