Kötülüğü önlemek
Sual: Bir komşum, (Senin inandığın Allaha ve senin inandığın peygambere...) diyerek sövüp saydı. Ona, (Bana niçin hakaret ediyorsun? Sen inanmadığın halde ben sana hakaret ediyor muyum?) dedim. Üsteleyince, (Sen dinsizsin) dedim. Sonra diğer komşular, (Sen yanlış yapmışsın, susacaktın. Bir şey söylemiyecektin) diyerek beni tenkit ettiler. Ben haklı mıyım, haksız mıyım? Bir fert olarak gücümüzün yettiği kötülükleri önlememiz gerekmez mi?
CEVAP
Tek hatanız, karşınızdaki dinsize, dinsiz diye hakaret etmenizdir. Hakaretin zararı bir tarafa faydası olmaz. Üstelik zararı da çoktur. Güzellikle anlatmaya çalışmalıdır. Güzellikle anlatmayan kimsenin, emr-i maruf ve nehy-i münker yapması, yani iyiliği tavsiye etmesi ve kötülükten uzaklaştırmaya çalışması doğru olmaz.
Emr-i maruf ve nehy-i münker, farz-ı kifayedir. Maruf, dinimizin emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı, yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.
İyiliği tavsiye
Emr-i maruf çok mühimdir. Emr-i maruf yapılmazsa, ilim yok olur. Cehalet ve sapıklık yayılır. Fitne her tarafı kaplar. Emr-i maruf, herkese değil, gücü yetene farzdır. Her gücü yetene de farz değildir. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine farz olmaz. Çünkü Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [A.İmran 104]
Gücü yeten müslümanlar, hakkı, doğruyu söylemezse, yani emr-i maruf ve nehy-i münker yapılmazsa, o ülkenin başına büyük belâların geleceğini dinimiz haber vermektedir.
(Allahü teâlâ, bir meleğe, bir beldenin altını üstüne getirmesini emreder. O melek, bu kasabada hiç günah işlemiyen bir zatın da olduğunu, o zatı kurtarıp kurtarmıyacağını suâl edince, Cenab-ı Hak, "Bütün şehir halkı ile onu da alt üst et! Çünkü o zat, günah işliyenlere yüzünü ekşitmemiştir" buyurdu.)
(İçinde peygamberler gibi ibâdet eden seksen bin kişi bulunan bir ülke azaba maruz kalmıştır. Çünkü onlar, Allah için buğzetmedi, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunmadı.)
Peygamber efendimize, (İçinde iyilerin de bulunduğu bir ülke helak olur mu?) diye soruldu. Cevabında, (Evet helak olur. Çünkü günah işlendiğinde, iyiler sükut edince, hepsi helak olur.) buyurdu.
Emr-i maruf sevaptır
Emr-i maruf yapmanın sevabı çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın yeryüzünde şehidlerden üstün mücahidleri vardır. Bunlar, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker yapanlardır.)
(Bütün ibâdetlere verilen sevap, Allah yolunda savaşa verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Savaşın sevabı da, emr-i maruf ve nehy-i münker sevabı yanında denize göre, bir damla su gibidir.)
(Emr-i maruf ve nehyi münker yaparken öldürülen kimse şehiddir.)
(İmkânı var iken, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmıyan bizden değildir.)
(Emr-i maruf ve nehy-i münker yapılmaması kıyamet alâmetidir.)
Abdulgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki:
(Söz ve yazı ile emr-i maruf âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, duâ ederek günah işliyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile müdahale ise devletin vazifesidir.) [Hadika]
Faydası olmıyacağı ve zarar geleceği bilindiği halde, her günah işleyene emr-i maruf yapmaya kalkmak doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamet günü, bir kuluna, günah işliyeni gördüğü zaman niçin engel olmadığını soracak, o kimse de, "Onun zararından, düşmanlığından korktum, senin af ve mağfiretine güvendim." diyecek ve mazur görülecektir.)