Sual: Çoğunluğu uymak doğru mudur?
Bize gelen mektuplarda da zaten hep çoğunluk örnek gösteriliyor. Mesela bir erkek, dekolte kıyafetli eşine, (Bu ne?) dese, (Herkes benden daha açık geziyor, beni mi görüyorsun?) diye cevap alıyor. Bir anne, gençlerle dolaşan, eve geç gelen kızına (Bu ne?) diyor, (Anne şimdi hangi devirdeyiz, herkesin birkaç yavuklusu var. Gece eve bile gelmiyenler var. Sen öp de beni başına koy) diyor. Buna benzer olaylara çoğumuz şahit olmuşuzdur.
Her zaman namaza gittiğim camide, müezzin imama yakın durur. Farz ile sünnet arasında üç İhlas okumaz. Daha başka bid'atleri de yapmaz. Cemaatten birkaç cahil, (Bütün camilerde müezzin, en arkada yalnız durur. Birçok camide üç ihlas okunurken bu camide okunmaması yanlıştır) gibi dedikodu ediyorlar. (Dinimizde yapılması gerekenler kitaplarda yazılıdır. Eğer kitaplarda böyle bir şey varsa, hemen müezzine, imama söyliyelim) diyoruz. Fakat onlar, başka camileri örnek alıyorlar.
Diğer dini konularda da durum böyledir. Mesela (Farz borcu olanın nafile namazı kabul olmaz) fıkhi hükmü ve bu husustaki hadis-i şerifleri yayınladığımız zaman, (Hocalara, müftülere sorduk, böyle bir şey yokmuş) diyorlar. (Buyurun, Arabi aslını gösterelim) diyoruz. (Biz Arapçadan anlamayız, çoğunluk ne yapıyorsa, biz ona uyarız) demek gafletinde bulunuyorlar. Okuyucularımıza diyoruz ki, şuna buna, bize veya çoğunluğa gözü kapalı uymayın! Ancak kitaptan yerini gösterebilenlere uymak gerekir.
İyilik, doğruluk, güzellik, hak gibi hususlar, her zaman çoğunluğun bulunduğu yerde olmaz. Mesela Çinin, Japonyanın nüfusu çoktur. Dinleri budizmdir. İnsanların çoğu budist diye, budizmin doğru olduğu söylenemez. Dünyada müslüman olmıyanlar, müslümanlardan daha fazladır. Buradan müslümanlığın hak din olmadığı söylenemez. Kur'an-ı kerimde mealen buyuluyor ki:
(Yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, seni Allahın yolundan saptırırlar.) [Enam 116]
(Doğru olan din budur, fakat çoğu bunu bilmez) buyuruluyor. (Rum 30, Yusüf 40) [Bilselerdi herkes müslüman olurdu.]
Putlara tapan bir kimse ile Allaha inanan kimsenin eşit olmadığı bildirildikten sonra, (fakat çoğu bunu bilmez) buyuruluyor. (Zümer 29) [Bilselerdi, herkes Allaha inanırdı.]
Ölüler dirilerle konuşsa, fakat yine de inanmıyanların çıkacağı bildirildikten sonra (fakat çoğu bunu bilmez) buyuruluyor. (Enam 111)
Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allahın bildiği bildirildikten sonra, (fakat [Allahın bildiğini] çoğu bilmez) buyuruluyor. (Araf 187)
Allahın, diriltip öldüreceği, sonra Kıyamette toplıyacağı bildirildikten sonra, (fakat çoğu bunu bilmez) buyuruluyor. (Casiye 26)
Doğru olanın çoğuna uymak elbette gerekir. Mesela âlimlerin çoğuna uyan kurtulur.
Genel olarak kıymetli olan şeyler azdır. Mesela şükretmek çok faziletlidir, fakat şükredenler azdır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuluyor ki:
(Şükreden azdır.) [Sebe 13]
[Şükür, islâmiyete uymak demektir. (Mektubat-ı Rabbanî)]
İman edip iyi işler yapanların da az olduğu bildiriliyor. (Sad 24)
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İyilik çoktur; fakat yapan azdır.) [Hatib]
(Susmak, hikmettir; fakat susan azdır.) [Deylemî]
(Zenginler helak olur. Ancak malını hayırlı yerlere harcayan kurtulur. Böyle zenginler ise azdır.) [İbni Mace]
(Allah, yeryüzünde akıldan daha az bir şey yaratmadı. Akıl, yeryüzünde kibrit-i ahmerden daha azdır.) [Hakim]
[Kibrit-i ahmer, altın veya onun gibi az bulunan bir maddedir.]
Hikmet ehli buyuruyor ki:
1- Halk, çok amelle meşgul olurken sen az da olsa iyi, güzel amelle meşgul ol!
2- Halk, nafile ibâdetlerle vakit geçirirken sen farzları tam yapmaya çalış!
3- Herkes, dışını süslerken sen, içini, kalbini süsle!
4- Herkes, başkasının aybını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol!
5- Herkes, dünyadaki faydasız şeyleri imar ederken, sen ahiretini imar et!
6- Herkes, insanlara yaranmaya çalışırken, sen Allahın rızasını kazanmaya çalış!
7- Herkes, fânîlerle dost olurken, sen baki olan Allah ile dost olmaya çalış!
8- Herkes, birine güvenirken, sen yalnız Allaha güven!
9- Herkes, nefsini beğenirken sen kötülemeye çalış!
10- Herkes, mal toplamakla meşgul iken sen cömert olmaya çalış!
İmam-ı Rabbani hazretleri (kuddise sirruh) buyuruyor ki:
(Fırsat ganimettir. Ömrü faydasız işlerle geçirmemeli, Hak teâlânın rızasına uygun şeylere sarf etmelidir! Beş vakit namazı, tadil-i erkan ile ve cemaat ile eda etmelidir! Teheccüd namazlarını elden çıkarmamalı, seher vakitlerini istiğfarsız geçirmemeli, gaflet uykusuna dalmamalı, ölümü ve ahireti düşünmeli, haram olan dünya işlerinden yüz çevirip, ahiret işlerine yönetmelidir! Zaruri olan, dünya kazancı ile meşgul olup, diğer vakitleri, ahireti imar etmekle meşgul olmalıdır! Sözün kısası, masiva sevgisinden korunmalı ve dinin emrine uymakla meşgul olmalıdır! İş budur, bundan gayrisi hiçtir.)
Dîne hizmet çok sevâbdır. Bunu herkes gücü nisbetinde yapar. Sâlihlerin çıkardığı bir gazetedeki güzel bir sözü başkasına duyurmak bile sevâbdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Duyduğu hak sözü, bir müslüman kardeşine söylemek ne güzel hediyedir.) [Taberânî]
(Allah indinde en iyi kul, insanlara en çok nasîhat edendir.) [İ. Ahmed]