Kur'ân, Tevrat’ı[1] da
kendini de, Rahmet olarak vasıflandırır[2].
Kur'ân, diğer peygamberlere gönderilen vahiyleri de Rahmet olarak
nitelendirmektedir. Kur'ân, ayrıca Hz.Muhammed'in de âlemlere rahmet olarak
gönderildiğinden söz etmektedir[3] ki bu
da, onun, sadece şahsı ile alakalı bir nitelendirme olmayıp ona gönderilen
mesaja da, güçlü atıflarda bulunmaktadır.
Rahmet, yakınlık, ince
muamele, nâzik davranış demektir[4].
Allah'ın rahmeti, O'nun nimetlendrmesidir.
Allah, insanları,
iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek ve ahlaklı olmayı
becerebilecek bir nitelikte yaratmıştır. Ona Rûh'undan üflediği için o,
Yaratan’ını da hissedebilecek, var olduğunu kavrayabilecek özelliktedir. Ne var
ki insan, gerek yapısında taşıdığı zaaflardan gerekse içinde yaşadığı muhitin
olumsuz şartlarından müteessir olabilmekte ve fıtratına uygun davranabilmeyi
zaman içinde yer yer unutmaktadır. Kur'ân'ın anlattığına göre, tarih bunun
örnekleriyle doludur. İşte bu sebepledir ki Allah, akıl, rûh ve vicdan vererek
varlığın ardındaki sırrı fark edebilme gücünü verdiği insanı, yaptıklarından
sorumlu tutmaya hak sahibi iken[5] ona
acımakta ve sözlü olarak, ona unuttuğu ve terkettiği gerçekleri, kendi
gerçeklerini hatırlatmaktadır ki bu bir lütuftur, ihsandır ve rahmettir.
Allah, yarattığı insanı sadece kendi anlayış ve kavrayış kapasitesiyle başbaşa
bırakmayıp; ona acıyarak, ona ince muamelede bulunarak onun önünü aydınlatmıştır.[6]