Mu’cizeyi bilmemek

Sual: Dr.Haluk Nurbaki, bir yazısında diyor ki:

1- Ovum hücrelerinin her birisi îtinâ ile yaratılmıştır.

2- Bir canlının doğması, insanın kendi biyolojik irâdesinden alınarak tam ma’nâsıyla Allahın tasarrufuna verilmiş olmaktadır.

3- Asıl mu’cize babasız çocuk doğurmak değil, babalı çocuk doğurmaya mecbûr olma olayıdır.

4- Hazret-i Îsâ’nın babasız doğumuna imkânsız demek, “Ben biyoloji bilmiyorum” demektir.

5- Bir yumurta hücresinin insan meydana getirebilmesi için, mutlaka cenâb-ı Hakkın özel bir müdâhalesi gerekmektedir. Cebrâil’in Meryem’i ışınlaması yahut ona bilmediğimiz manyetik bir te’sîr yapması bu gerçeği dile getirmektedir.

6- Erkek arılar, ana arının döllenmemiş yumurtalarından meydana geldiğine göre, Hz.Îsâ’nın babasız oluşunu aklına sığıştıramıyanlar, babasız arıların meydana gelişini nasıl îzâh edeceklerdir?

CEVAPLAR

1- Cenâb-ı Hakkın her yarattığında çeşitli hikmetler bulunur. Bunu îtinâ ile, şunu da îtinâsız yaratmış demek çok yanlış olur. Bazı câhiller de, (Allah bu çocuğu özenerek îtinâ ile yaratmış) diyorlar. Böyle söylemek, Allahü teâlâyı âcizlikle suçlamak olur. Güzel çocuğu yaratmak için çok gayret gösteriyor, çirkin için özenmeye lüzûm görmüyor demek olur ki, böyle söz insanı îmândan çıkarır.

2- Allahü teâlânın tasarrufu altında olmıyan hiçbir şey yoktur. Kazâ ve kader konusunu iyi bilmiyenlerin, böyle tehlîkeli sözler etmeleri yadırganamaz.

3- (Asıl mu’cize babasız çocuk doğurmak değil) demek, mu’cizenin ne olduğunu bilmemek demektir. Mu’cize, Peygamberlerden âdet-i ilâhiyye dışında meydana gelen hârikalardır. Bunlar, evliyâda görülürse kerâmet, kâfirlerde görülürse sihir denir. Mu’cize, âdet dışı olan şeydir. Meselâ Hz.Îsâ’nın yeni doğunca konuşması böyledir. Çünkü yeni doğan çocuk hemen konuşmaz. Geyiğin Peygamber efendimizle konuşması böyledir. Çünkü geyik insan gibi konuşmaz. Fakat papağanın konuşması böyle değildir. Kuşun uçmasını, insanın yürümesini, balığın suda yüzmesini sağlıyan da Allahü teâlâdır. Mu’cize âdet dışı olur. Taşın denizde yüzmesi gibi. Hz.Îsâ’nın doğması, âdet-i ilâhiyye dışında bir hârikadır. Bunu âdet-i ilâhiyye içine sokup biyolojik hâdiselere bağlamak, biyolojik olarak îzâha kalkmak mu’cizeyi bilmemek veya inkâr etmek demektir.

4- Biyoloji bilen doktorun, âdet-i ilâhi içinde babasız çocuk olabileceğini söylemesi, tıbben imkânsızdır. Mümkün olsa idi, her zaman görülürdü.

5- Âdet-i ilâhiyye içinde cenâb-ı Hakkın özel bir müdâhalesinden bahsetmek, Allahü teâlâ için âcizlik olur. Allahü teâlâ, “Kün” yanî “ol” emri ile her şeyi yaratır. Özel müdâhale demek, Allahü teâlânın sıfatlarını bilmemekten ileri gelen bir cehâletin mahsûlüdür. Hz.Meryem’in ışınlanması tâbiri de ilme ve edebe aykırıdır.

6- Erkek arıların döllenmemiş yumurtalardan meydana gelmesi, âdet-i ilâhiyye içinde devam ede gelen bir hâdisedir. Eşeysiz çoğalmalar da böyledir. Bunları Îsâ aleyhisselâmın doğumu ile mukayeseye kalkışmak, mu’cizeyi bilmemek demektir.

Böyle zararlı kitapları okumamalıdır.Ölmüş bir müslümanın arkasından konuşmak, kötülüklerini açıklamak doğru mudur? Doğru değildir. Çünkü Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Ölülerinizi hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini açıklamayın!) [Tirmizî]

Ölmüş de olsa, bid’at ehlinin ve müslümanlığı yanlış anlatanların bu iftirâlarını söylemek lâzımdır, gıybet olmaz, emr-i ma’rûf olur. (R.Muhtâr)

Hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki: (Fitne veya bid’at yayıldığı zamanda, hakkı bilen, bilgisini açıklasın! Hakkı yanî doğruyu bildiği hâlde gizliyene la’net olsun!) [Hatîb]

Dinimizi doğru kaynaktan öğrenmeli

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyup, öğrenip de, öğretmeğe çalışan ana, baba evladı için büyük nimettir. Böyle olan muallim talebesi için büyük nimettir. Böyle olan kitaplar, mecmua ve gazeteler, okuyucuları için büyük nimettir. Böyle olan, radyo ve televizyonlar, bütün millet için büyük nimettir.

Etiketi, mevkii ne olursa olsun, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumamış, okusa da anlıyamamış olan bir cahil, ahmak kimsenin, islâmiyet hakkında, boş kafasından çıkan sözleri, yazıları, hiç kıymetsizdir. Meçhule taş atmak gibidir. İslâmiyete ve bütün insanlara zararlıdır. Ehl-i sünnet âlimlerinden sonra, bazı cahiller, sapıklar ve bunların arasına karışan yahudiler, yunan filozoflarının fikirlerini ve kendi zamanlarındaki fen bilgilerini ve kendi sapık ve hain düşüncelerini karıştırarak, bozuk din kitapları yazdılar. İslâm dininde, böylece yetmişiki bozuk bi’dat fırkası meydana geldi. Bunların çoğu zamanla kayboldu.

geri    mucize-keramet-sihr    ileri