Soru 1  : Adı Numan, baba adı 
Sabit, Hicretin 80.yılında Kufe’de doğup 150 tarihinde Bağdat’ta vefat etmiştir.
              İlmini babasının vefatından sonra annesinin 
İmamı Caferi Sadıkla evlenmesi neticesinde ondan almış, 
              Abbasi halifesi Mansur’un kadılık teklifini 
kabul etmediği için hapse atılmış ve işkence çekmiş olan Hanefi 
              mezhebinin kurucusu olan mezhep imamımızın 
adı nedir?  
Cevap  : İmamı Azam Ebu Hanife. 
Soru 2  : İslam’ın dört büyük müçtehitlerinden biri 
olan, Muvatta isimli hadis kitabının yazarı ve Maliki mezhebinin 
              kurucusu mezhep imamımız kimdir? 
Cevap  : İmamı Malik İbni Enes. 
Soru 3  : İslam’ın dört büyük mezheplerinden biri olan 
Şafi mezhebinin imamı kimdir? 
Cevap  : İmamı Muhammed İbni İdris El-Şafi. 
Soru 4  : Hadis ilminde üstün ilim ve yetkiye sahip 
olan, ezberinde bir milyon Hadis-i Şerif olduğu rivayet edilen, 
              Müsned isimli hadis kitabının yazarı ve 
Hanbeli mezhebinin imamı kimdir? 
Cevap  : İmamı Ahmet İbni Muhammed İbni Hanbeli.
Soru 5  : İslam dünyasının en büyük mutasavvıflarından 
olup Bağdatlı olarak tanınan, çocuk yaştan beri dayısı Sırrı 
              Sakati hazretlerinin yetiştirdiği bu büyük 
mutasavvıf (tasavvuf alimi) kimdir?  
Cevap  : Cüneydi Bağdadi hazretleri. 
Soru 6  : 17.yüzyılda yaşamış, VI. Murat’ın sarayında 
dört yıl görev yaptıktan sonra asıl isteği olan seyyahlığı (gezginciliği)
              tercih etmiş ve o günden sonra dünyanın bir 
çok yerini dolaşmış olan ünlü bir seyyahtır. İstanbul, Bursa, tüm 
              Anadolu, Rumeli, Kırım, Viyana, Girit, Hazar 
Denizi, Volga dağları, Mısır, Sudan, Arabistan, Hollanda,  
              Danimarka, İspanya’yı dolaşıp hepsini yazmış 
ve bir kültür hazinesi olarak “Seyahatname” isimli eserini 
              yazmış olan gezginimiz kimdir? 
Cevap  : Evliya Çelebi. 
Soru 7  : İslam alimlerinin en büyüklerindendir. Hicri 
450, miladi 1059 yılında  İran’ın Tus yani Meşhed şehrinin bir 
              köyünde dünyaya geldi. Hicri 505,  miladi 
1111 de yine orada vefat etti. İçtihadı Şafi mezhebine göre idi. 
              O  kadar çok kitap yazdı ki, ömrüne 
bölününce bir güne 18 sahife düşmektedir.  Hicri 484 de Bağdat’ta 
              Nizamiye medresesine profesör oldu. 
Eserlerinden  bazıları; Mearifüs Sünen, Kimyayı Saadettir. İslami ilimleri
              her yönüyle  inceleyen “İhyayı Ulumid-Din” 
adlı eserin de yazarı olan bu alimimiz kimdir?  
Cevap  : İmamı Gazali. 
Soru 8  : Avrupalılardan üç asır önce küçük kan 
dolaşımını keşfeden müslüman bilgin kimdir? 
Cevap  : İbnül Nefis (1210-1288). 
Soru 9  : “Ben insan beynindeki 10 milyar sinir 
hücresinin birbiri ile bağlantılarını görünce, iman etmekten başka çare
              bulamıyorum” diyen, 1979 Nobel armağanını 
(ödülünü) kazanan müslüman bilgin kimdir?  
Cevap  : Pakistanlı Prof. Abdüsselam. 
Soru 10: Newton’dan önce diferansiyel hesabını 
keşfeden, cebir ilmini geometriye ilk uygulayan, dünyanın çapını ve iki
              meridyen arasını doğru olarak hesaplayan 
müslüman bilgin kimdir?  
Cevap  : Sabit Bin Kurra. 
Soru 11: Dünyanın en meşhur 20 astronomundan biri, 
trigonometrinin mucidi, sinüs ve kosinüs tabirlerini ilk defa 
              kullanan müslüman bilgin kimdir? 
Cevap  : Battani (858-929). 
Soru 12: Astronomi, matematik, fizik, jeoloji, 
formatoloji, botanik alanlarında eserler vererek asırlar sonrasına ışık tutan,
              dünyanın yuvarlak olduğunu, hem ekseni hem 
de güneş etrafında döndüğünü Kopernik’ten tam 500 sene önce 
              ispat eden büyük müslüman alim kimdir? 
Cevap  : Beyruni  (973-1051). 
Soru 13: Hayatını züht ve ibadetle geçiren, annesine 
verdiği söz sebebi ile Medine’ye geldiği halde Efendimiz (s.a.v.)’i 
              görememiş, ama onun mübarek hırkasına 
kavuşmuş olan Allah dostu kimdir?  
Cevap  : Veysel Karani. 
Soru 14: Tarihin felsefesini yapan, tarihi bir bilim 
haline getiren, sosyolojinin kurucusu, sosyal psikoloji, pedagoji ve 
              şehircilik uzmanı “Mukaddime” adlı ünlü 
eserin sahibi müslüman düşünür kimdir?  
Cevap  : İbni Haldun (1332-1406). 
Soru 15: “Kin tutan kimseye dostluk hatadır. Çıkrık 
çeviren anne ve nineler devlet adamlarına lanet okurken, resmi 
              meclisteki memurların onları övmeleri, 
alkışlamaları boşunadır” gibi sözlerin sahibi olan, Bostan ve Gülistan adlı
              eserin yazarı, İranlı ünlü ilim adamı 
kimdir? 
Cevap  : Şeyh Sadi Şirazi. 
Soru 16: İsmi Muhammed olup, Semerkant’ın bir köyünde 
280 yılında doğmuştur. Doğmuş olduğu köyün adı ile şöhret 
              kazanarak yad edile gelmiştir. Ehli Sünnet 
akidesine aykırı inanç taşıyanlara karşı, eser yazarak ehli sünnet 
              akidesini müdafaa eden ve bu hususta 
önderlik yapan, itikat mezhep imamlarımızdan olan bu alimimiz kimdir? 
Cevap  : İmamı Maturidi. 
Soru 17: Yoldaki işaretler adlı kitabın yazarı kimdir?
Cevap  : Seyyit Kutup. 
Soru 18: Haçlı ordularına karşı yiğitçe mücadele veren, 
saray hayatı nedir bilmeyen, ömrünü at sırtında geçiren ve kendi 
              adı ile anılan devlet kuran, 88 yıl 
Frenklerin elinde kalan Kudüs’ü alarak, haçlılara en büyük darbeyi indiren
              Kudüs fatihi müslüman hükümdar kimdir? 
Cevap  : Selahaddin Eyyubi (1137-1193). 
Soru 19: Emperyalist Rusların yıllar önce İslam 
topraklarını işgal ederek sıcak denizlere doğru inme hülyasına karşı bir
              avuç yanındaki mücahit arkadaşlarıyla 
birlikte yılmadan, usanmadan, çeyrek asrı aşkın bir zamandır şanlı 
              cihadını yapan ve annesinin getirdiği 
Ruslarla uzlaşma teklifine şiddetle karşı çıkıp hatta annesine bu meseleden
              dolayı verdiği kırbaç cezasını kendi çekip 
sırtını kırbaçlattıran, tarihimizde Kartal lakabıyla anılan büyük İslam
              mücahidi kimdir? 
Cevap  : Şeyh Şamil. 
Soru 20: İslami mücadeleyi en iyi bir şekilde 
firavunlar diyarı Mısır’da veren, Cemal Abdunnasır gibi işbirlikcerin emriyle
              susturulmak maksadıyla hapishanelere atılmış 
ama taviz vermemiş, iman fermanı verildikten sonra özür dilemesi 
              halinde affedileceği söylendiğinde: “Bir 
müslüman bir kafirden özür dilemez” diyerek şereflice şahadeti tercih 
              eden ve ümmete “Fi Zilal-il Kur’an” 
(Kur’an’ın gölgesinde) adlı tefsiri eser olarak bırakan alim, mücahit ve
              şehit kimdir? 
Cevap  : Seyyid Kutup. 
Soru 21: Kanun çıkmadan önce yazdığı eser kanun 
çıktıktan sonra yargılanıp idam edilen, mahkemeye hazırladığı 
              savunmasını rüyasında gördüğü Allah Resulü 
(s.a.v.)’in işaretiyle yırtan alimimiz kimdir ve hangi sebepten  
              dolayı idam edilmiş ve eserinden sonra çıkan 
kanun nedir?  
Cevap  : İskilipli Atıf Hoca, Şapka hakkındaki yazısından 
dolayı idam edilmiş, Şapka Kanunu eseri yazmasından 
              sonra çıkmıştır. 
Soru 22: 870 yılında Türkistan’da doğan, asıl adı Ebu 
Nasır Muhammed İbni Türkan olan, dini ilminden dolayı kadılık 
              yaptığı gibi tıp, astronomi, matematik, 
felsefe ile de uğraşmış, Latince ve Yunancayı öğrenip Aristo ve Eflatunun
              eserlerini tetkik edip, yüze yakın eser 
yazmış, kendisine Aristo’dan sonra ikinci hoca manasına “Hoca-i Sani” 
              denilen felsefe dünyasının tanınmış müslüman 
alimi kimdir? 
Cevap  : Farabi. 
Soru 23: Asıl adı Numan olan devrinin en büyük alimi ve 
Kara medresenin müderrisidir. Somuncu baba diye bilinen şeyh 
              efendinin vefatı ile yerine geçmiş ve 
Halveti tarikatı ile Nakşi tarikatının birliği şeklinde olan Bayramiye 
tarikatını 
              kurmuştur. 1429 da vefat eden veli Ankara’da 
adına yaptırılan caminin avlusunda medfun edilmiştir.  
              Sultan Murat kendisine “İstanbul’un fethi 
nasip olur mu ya veli” dediğinde  cevabı: “Hayır ne sen ne de ben 
              göremem ama şu beşikte yatan oğlancığa nasip 
olsa gerektir” diyerek kerametini göstermiştir. O beşikte yatan 
              oğlancık İstanbul’un Fatihi Sultan 
Mehmet’tir. Bu veli kimdir?  
Cevap  : Hacı Bayram-ı Veli. 
Soru 24: Hz. Osman (r.a.), Hz. Ali (r.a.) ve Abdullah 
İbni Abbas (r.a.)’la görüşüp onlardan ilim alan, Hz. Ömer (r.a.)’ın 
              halifeliği döneminde  Basra’da dünyaya gelen 
ve orada büyüyen züht ve takva ile yaşamış, insanları hep buna  
              davet etmiş olan büyük mutasavvıftır. Bazı 
ifadeleri şöyledir: “Kim parayı aziz bilirse Allah (c.c.) onu rezil eder.”
              “Dünya senin bineğindir, binersen o seni 
taşır, o sana yüklenecek olursa (onu sırtlanırsan) ölürsün” 
              Basralı bu büyük alimimiz kimdir? 
Cevap  : Hasan Basri. 
Soru 25: Osmanlı İmparatorluğunun 9. Şeyhul İslamıdır. 
Asıl adı Şemsettin Ahmet olduğu halde dedesinin ismi ile anıldı. 
              Yavuz Sultan Selim devrinin müderrisi ve 
Şeyhul İslamı olan bu zat zamanında insanların ve cinlerin müftüsü 
              anlamına gelen “Müftü-s Sakaleyn” ünvanını 
aldı. Yavuz Sultan Selim ile katıldığı Mısır seferinde atının ayağından
              sıçrayan çamur padişahın kaftanına sıçramış, 
Yavuz’da bu kaftanı öldüğünde tabutunun üzerine örtülmesini 
              emretmiştir. 300 den fazla eseri olan, İslam 
dünyasında kendisine “Muallim-i Evvel” (birinci öğretmen) denen 
              Osmanlının bu büyük Şeyhul İslamı kimdir?
Cevap  : İbni Kemal. 
Soru 26: Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah’la 
devamlı beraber olmuş, ona destek vermiş ve bağımsızlık 
              savaşının fikri kahramanı olmuş ayrıca 
Pakistan halkı için müstesna bir yere sahip olmuş. 
              Pakistan’ın milli şairi olan bu şair kimdir?
Cevap  : Muhammed İkbal. 
Soru 27: Horasan’ın Belh şehrinin hükümdarının oğludur. 
Şehzade iken av esnasında gaibden bir ses duymuş. 
              “Av için yaratılmadım” şeklinde duyduğu bu 
sesten sonra dervişlik yolunu bulmuş ve Süfyan-i Sevri’den ders 
              alarak insanları takvaya davet etmiş. Basra 
şehri halkı ona gelip dua ettiklerini ama kabul olmadığını söyleyip 
              sebebini sorduklarında cevaben: Kalbinizi on 
sebeple öldürmüşsünüz, diriltmezseniz dualarınız kabul olmaz.”  
               1)  Allah (c.c.)’ı tanırsınız ama kulluk 
etmezsiniz 
               2)  Kitabı okur ve duyarsınız ama ona göre 
ibadet etmezsiniz 
               3)  Şeytana düşman dersiniz ama hep onunla 
olursunuz 
               4)  Peygamber (s.a.v.)’i sever ve tasdik 
edersiniz ama sünnetlerini yapmazsınız 
               5)  Cenneti seversiniz ama ona varmak için 
gayret etmezsiniz 
               6)  Ateşi sevmezsiniz ama günahları severek 
yaparsınız 
               7)  Ölüm gelecek bilirsiniz ama tedbir 
almazsınız 
               8)  Başkalarının ayıplarını kötülersiniz 
ama kendinize hiç bakmazsınız 
               9)  Allah (c.c.)’ın rızıklarını yersiniz 
ama ona ne şükredersiniz ne de tefekkür 
             10)  Ölenlerinizi gömersiniz ama ondan ibret 
almazsınız. Böyle olursanız ve devam ederseniz dualarınız kabul 
                    olur mu?” Böyle nice sözleri olan 
alimimiz kimdir? 
Cevap  : İbrahim Ethem. 
Soru 28: Osmanlı padişahlarından Yıldırım Beyazıt’ın 
şahitliğini, cemaatla namaza devam etmemesinden dolayı kabul 
              etmeyen kadı kimdir? 
Cevap  : Molla Fenari. 
Soru 29: Asıl ismi Ahmet El-Faruki olan büyük alim, 
devrinin, yaratıcısını unutmuş devlet adamlarına fikri cihat yaptı. 
              Tüm yetki sahibi kişilere mektup yazdı ve 
gerçeğin yolu Kur’an ve Sünnet olduğunu, hurafelerle mücadelenin 
              şart olduğunu anlattı. Yazmış olduğu 
mektuplar bir kitapta toplanıp meşhur “Mektubat” isimli eseri oluşturdu.
              Bu eserin sahibi alimimiz kimdir? 
Cevap  : İmam-ı Rabbani. 
Soru 30: “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem.
              Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
              Biri ecdadıma saldırdı mı?.. Boğarım.
              Boğamazsın ki!...   Hiç olmazsa yanımdan 
kovarım. 
              Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam.
              Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
              Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
              Onu dindirmek için çifte yerim, kamçı yerim.
              Adam, aldırma da geç diyemem, aldırırım,
              Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar 
kaldırırım.” 
              Meşrutiyetin ilanından sonra 
Sebil’ür-Reşat isimli dergiyi çıkaran, İstiklal harbi 
              döneminde Burdur milletvekili, İstiklal 
marşımızı karşılıksız kaleme alan ve Safahat 
              isimli eserinde sahibi olan milli şairimiz 
kimdir? 
Cevap  : Mehmet Akif Ersoy. 
Soru 31: Son devrin büyük şair ve yazarlarındandır. 
Tahsil için Avrupa’da bulunmuş belli dönemden sonra Abdulhakim 
              Arvasi’nin tesiri ile önceki hayatına kalem 
çekip yeni bir hayata başlamıştır. Büyük Doğu mecmuasını 
              çıkardıktan sonra atıldığı zindandan oğluna 
yazdığı mektubunda: “Sanma bu tekerlek kalır tümsekte” diyerek 
              ölünceye kadar mücadelenin bitmeyeceğini 
anlatmıştır. 25 Mayıs 1980 de “Sultanüş-Şuara” (şairler sultanı) 
              ünvanını kazanmış ve 25 Mayıs 1985 de 
İstanbul’da vefat etmiştir. Ölümü: “Ölüm güzel şey budur perde arkası 
              haber, hiç güzel olmasaydı ölür müydü 
peygamber” diye tarif eden şairimiz kimdir? 
Cevap  : Necip Fazıl Kısakürek. 
Soru 32: Anadolu Selçuklu İmparatorluğu döneminde 
yaşamış büyük mutasavvıf şairdir. Derslerine sultanlar, vezirler dahi 
              iştirak ederdi. 1244 de Şemsi Tebrizi’den 
manevi dersler aldı. İnsanlara olan tebliğde açtığı kucak hala halkın 
              dilindedir. Çünkü onun: “Gel! Ne olursan ol 
yine gel. İster mecusi, ister putperest olsan da gel. Dergahımız  
              ümitsizlik kapısı değildir” ifadeleri hala 
halkımızın dilindedir. Vefatından sonra Konya’daki Yeşil türbeye 
              defnedilmiştir. Oğlu sultan Veled 
kendisinden sonra Mevlevi tarikatını kurdu. “Ben hayatta olduğum müddetçe
              Kur’an’ın kölesiyim. Ben seçilmiş Muhammed 
Mustafa (s.a.v.)’nın ayağının tozuyum. Kim benden bundan 
              başkasını naklederse, ben ondan da onun 
sözünden de uzağım.” Diyen alimimiz ve meşhur eserinin adı nedir? 
Cevap  : Mevlana Celaleddin Rumi, eseri Mesnevi.
Soru 33: 1208 yılında Sivrihisar’da doğduğu, Konya’da 
tahsilini tamamladığı bilahare Akşehir’e yerleşerek orada ömrünü 
               geçirdiği bilinmektedir. Onun fıkraları 700 
yıldan bu güne anlatılır, dinleyenlere görgü, bilgi, hikmet dersi verir.
               Başı daralan, aklına gelen onun adına fıkra 
söylediğini görürsünüz. Milletin inancıyla alay etmek isteyen şer 
               mantıklı insanlar onu en çok istismar 
edenlerdir. Ama bizlere düşen ise anlatılan fıkraları inceleyip eğer bir mana
               içeriyor, hikmet dolu, dini meselenin 
vurgulanıyor ve ahlak dolu bir fıkra ise ona aittir, değilse ona atıftır veya
               iftiradır diye düşünmektir. Feraset sahibi 
bir insanın yapması gereken de budur. İnsanların onu anladığı 
               söylenemez. Hatta o bugünkü insanların 
konumunu incitmeden anlatmak için merkebine ters binerek: 
               “Size arka dönülmez, güvenilmez” demek 
istese de insanlar ona da sadece gülmüşler ama hallerini 
               düşünmemişlerdir. Osmanlının son sekiz 
asrının mizah ustası bu büyük şahsiyet kimdir? 
Cevap  : Nasrettin Hoca. 
Soru 34: Manevi terbiyesini Seyyit Emir Külal ve 
Abdulhak Gücdüvani’den almış, “Zikri Hafi” (gizli zikir) yolunu 
              Hz. Ebu Bekir (r.a.)‘a bağlamış olan 
Nakşibendi tarikatını kurucusu büyük mürşit kimdir? 
Cevap  : Muhammed Nakşibendi. 
Soru 35: Kadın velilerden olarak bilinir. Hicri 95 
yılında doğup çocuk yaşta kaçırılarak cariye olarak satılan, 
              Allah (c.c.)’a olan tevekkül ve sabrı sonucu 
kurtulmuş, kendisine kerametler nasip olmuştur. 
              Her gece evinin damından şu duayı yapardı: 
“Ya Rabbi! Yıldızlar parlıyor, insanların gözleri kapanmış, 
              kralların kapıları kapalı, her aşık maşuku 
(aşık olduğu) ile yalnız, bende seninle beraberim” diyerek 
              dostluğunu dile getirirdi. Kefenini daima 
yanında taşır ve onun üzerinde namazlarını kılardı. 
              Kudüs’te vefat eden bu veli kadın kimdir?
Cevap  : Rabiatül Adaviyye. 
  
Soru 36: 980 yılında Buhara’da Afsine köyünde dünyaya 
geldi. Kendisi ortaçağın yetiştirdiği en büyük hekimlerdendir. 
              18 yaşında iken zamanın bütün bilgilerini 
öğrenmişti. Çok gezmiş, çok okumuş ve çok yazmıştır. 
              Bir çok hastalıkların tedavi metotlarını, 
ilaçlarını keşfetmiş, mikropların farkına varmış ve önlenebileceğini 
              söylemiştir. Beş büyük cilt tutan “Kanun” 
adlı kitabı hekimliğin  bütün konularını içine almıştır. Bu alimimiz kimdir?
Cevap  : İbni Sina. 
Soru 37: 1545-1574 yılları arasında yaklaşık otuz sene 
Osmanlı devletinde Şeyhülislamlık makamında bulunmuş büyük 
              İslam alimi, Hoca Çelebi adıyla da bilinen 
ve ikinci Ebu Hanife diye de adlandırılan büyük zat, alim insan kimdir?
Cevap  : Ebus-Suud Efendi. 
Soru 38: 1703 Erzurum Hasankale’de dünyaya geldi. 
Tillolu İsmail Fakirullah’ın kızıyla evlendi. Şeyhinin vefatından 
              sonra onun yerine postuna oturdu. Fıkıh, 
Tıp, Ahlak, Tasavvuf, Matematik, Uzay Bilimleri, Biyoloji, Sosyoloji, 
              Akait ve Kelama dair konuları içine alan 
meşhur “Marifetname”sini yazdı. “Hak şerleri hayreyler, 
              Zannetme ki gayr eyler, Arif onu seyreyler, 
Mevlamgörelim neyler, Neylerse güzel eyler” 
              gibi sözleri halkın dilinde olan bu alimimiz 
kimdir? 
Cevap  : Erzurumlu İbrahim Hakkı. 
Soru 39: Amerika ve Japonya’nın varlığından ilk defa 
bahseden ilim adamı kimdir? 
Cevap  : Biruni. 
Soru 40: Müslümanlar arasında dayanışmanın gereğine 
işaret eden aşağıdaki sözler hangi İslam alimine aittir? 
              “Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet 
etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez, 
              belki birbirinin noksanını ikmal eder, 
kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, 
              vazifesine muavenet eder; yoksa o insanın 
vücudu söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.” 
Cevap  : Bediuüzzaman Saidi Nursi. 
Soru 41: O henüz küçükken, ihtiyar annesi bir gece 
uykudan uyanıp kendisinden bir bardak su ister. 
              O gider testiden su doldurup gelir. Fakat 
annesinin tekrar uykuya daldığını görünce uyandırmaya kıyamaz ve 
              başucunda beklemeye başlar. Nihayet annesi 
sabah namazına uyanır ve oğlunun elinde bir bardak su, ayakta  
              beklediğini görür. Manzara onu 
duygulandırmıştır. Hayranlığına göz yaşları karışır ve ona: 
              “Allah razı olsun, arifle sultanı olasın” 
diye dua eder. Bu vefakar alimimiz kimdir? 
Cevap  : Beyazidi Bestami. 
Soru 42: Ünlü şarkiyatçı Gandz’ın kendisi hakkında 
“Cebir ilmi bakımından Öklit’ten bir yıl ilerde” dediği, Gerolama 
              Cardano (İtalyan hekim, filozof ve 
matematikçisi)’nin ise kendisini dünyanın en büyük 12 dahisi arasında saydığı,
              meşhur “El Cebir vel Mukabele” adlı eserin 
sahibi, aynı zamanda astronom olan İslam bilgini kimdir? 
Cevap  : Harizmi (780-850). 
Soru 43: Dünya tarihinde Sibernetiğin kurucusu olan ilk 
bilim adamıdır. Bilgisayarın babası olarak İngiliz matematikçisi 
              Charles Babbage bilinenden altı asır önce 
aynı sisteme dayalı makineler, otomatik aletler imal etmiş ve 
              çalıştırmıştır. Meşhur eserinin adı “Kitabül 
Cami Beynel İlmi Vel Ameli en-Nafi Fi Sinaatil Hiyel (Mekanik 
              hareketlerden mühendislikte faydalanmayı 
içine alan kitap)’dır. Bu İslam bilgini kimdir? 
Cevap  : Cezeri (1136-1206). 
Soru 44: “Söz olan kese savaşı, söz olan kestire başı, 
söz olan oğulu aşı, yağ ile bal ide bir söz.” 
              Okumuş olduğum bu veciz söz hangi İslam 
büyüğünün sözüdür? 
Cevap  : Yunus Emre. 
Soru 45: Ceylan derisine çizmiş olduğu dünya 
haritasında, harita üzerinde Amerika’yı ilk defa gösteren kimdir?               
Cevap  : Piri Reis. 
Soru 46: Tarihte ilk defa roket denemeleri yapan ve 
füzeyi kullanan ilim adamı kimdir? 
Cevap  : Hasan Çelebi. 
Soru 47: Batıya matematik ilmini tanıtan bilgin kimdir?
Cevap  : Ebu Kamil Suca. 
Soru 48: İlk deniz altıyı geliştiren Osmanlı bilgini 
kimdir? 
Cevap  : İbrahim Efendi. 
Soru 49: Batılıların El Gabra dediği Cebir ilminin 
kurucusu kimdir? 
Cevap  : El Cabir. 
Soru 50: Son dönemin yetiştirdiği, kalemi ve 
eserleriyle insanımıza ve gençliğimize çığır açanlardan biri olan, 
              1950 ile 1960’lı yıllarda Üstat Necip Fazıl 
ile birlikte fikir çilesini oluşturan, İslami fikirlerinden ve mücadelesinden
              dolayı ömrü hapislerde geçen, İslami 
davasından tavizler vermeyen, belli dönem milletvekilliği (yani eski tabirle
              mebusluk) yapacak iken hakkı elinden gasp 
edilen, “Bu zulme mebus olamadık ama, mahpus damı da olamadık” 
              diyerek gerçekleri haykıran. “Bir Nesli 
Nasıl Mahvettiler” gibi eserler ortaya koyan yazar, 
              mücahit ve mütefekkir kimdir? 
Cevap  : Osman Yüksel Serdengeçti. 
Soru 51: 1892 yılında Adana’da doğdu. İlk ve orta 
öğrenimini Adana’da yaptıktan sonra İstanbul’a gelerek Darul Fünun 
              Hukuk fakültesine girdi. Daha sonra 
tasavvufa yönelerek meclisi meşayıh reisi Erbilli Esat efendiye bağlandı.
              Bundan sonraki hayatında bir yanda 
muhasebecilik bir yanda da irşat faaliyetlerine katıldı. Bir ara Şam’da dokuz
              ay kaldıktan sonra İstanbul’a geldi. 1979 da 
Medine’ye gitti. Çeşitli kitaplarda toplanan vaaz ve sohbetleri  
              toplumun değişik kesimlerine nüfuz etmiş ve 
bir çok çevreyi etkilemiştir. 1984 de Medine’de vefat eden bu zatı  
              muhterem kimdir? 
Cevap  : Mahmut Sami Ramazanoğlu. 
Soru 52: 2 Temmuz 1900 yılında Polonya’nın Galisya 
bölgesinde dünyaya geldi. Anne ve babası Yahudi idiler. 
              O zamanlar adı Liopold Fays idi. Tıpkı 
dedesi gibi kahin olmak üzere eğitimine başladı. Ne var ki endişe dolu
              ruhu onun bu eğitimden kaçmasına ve 
askeriyeye girmesine yol açtı. Üniversiteden mezun olduktan sonra 
              Viyana’da gazetecilikle meşgul olmaya 
başladı. Dayısından almış olduğu bir davet üzerine Kudüs’e yola çıktı.
              Kudüs’e gitmesi Siyonizm hareketini 
tanımasına ve reddetmesine  yol açtı. Oradan İslam’a ve İslam alemine aşk
              yolculuğuna başladı. Bu yolculuk 1926 
yılında Arap yarımadasında müslüman olmasıyla son buldu. Buradan 
              hareketle 20.yüzyılın en akıllılarından biri 
olan bir aklın İslam tarihiyle,akaidi, bugünü, geleceği ve müslümanların 
              problemleriyle ilgili reaksiyonu ve 
kaynaşması başladı. Bu kaynaşmaları 1953 yılında piyasaya çıkan, yüzyılın
              ortaya koyduğu en parlak edebi ve fikri 
çalışmalarından sayılan “Mekke’ye Giden Yol” isimli eserinde yazdı. 
              20 Şubat 1992 yılında vefat eden ve yüzyılın 
bütün ağırlıklarını omzunda taşıyan bu büyük insanın ismi nedir? 
Cevap  : Muhammed Esed. 
Soru 53: Hayatı hakkında kesin bilgiler yoktur. 
Ölümünden sonra düzenlenen divandan 13.yüzyıl ortalarından 14.yüzyıl 
             başlarına kadar yaşadığı anlaşılıyor. Orta 
Anadolu’nun pek çok yerinde ona ait olduğu söylenen mezarlar ve 
             makamlar vardır. Kişiliği çevresinde 
efsaneler ve menkıbeler oluşturdu. Mevlana Celaleddin’i tanıdığı ve onun
             nazarından ilham aldığı, Taptuk Emre adlı 
şeyhe bağlandığı ve ondan oldukça etkilendiği Divanındaki şiirlerden 
             anlaşılıyor. Allah ve insan sevgisini işleyen 
tasavvufi şiirler yazmıştır. Kullandığı sade Türkçe onun asırlardır süren
             kalıcılığının en büyük özelliğidir. Bir beyti 
şöyledir: “Dövene elsiz gerek, Sövene dilsiz gerek, 
             Derviş gönülsüz gerek, Sen derviş olamazsın, 
Sen Hakkı bulamazsın” Bu zatı muhterem kimdir? 
Cevap  : Yunus Emre. 
Soru 54: Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında yaşamış 
büyük İslam alimi idi. Karaman oğulları topraklarında doğmuştur. 
              Doğum tarihi bilinmemektedir. İlk tahsilini 
memleketinde  yaptıktan sonra Şam’a gitti. Pek çok alimden fıkıh, 
              tefsir, hadis ve diğer ilimleri tahsil edip 
üstün derecelere yükseldi. Tasavvuf yoluna girip manevi olgunluğa kavuştu.
              İnsanlara doğru yolu anlatıp, hak dine 
kavuşturmak için memleketine döndü. Bir rivayette babası İlyas  
              Horasanının halifelerinin ileri 
gelenlerindendi. Eskişehir yakınlarında İtburnu denilen bir köyde ikamet eder ve 
ilim 
              öğretmekle meşgul olurdu. 1326 tarihinde 
takriben 125 yaşında iken vefat eden bu alim, abid, zahit kimdir? 
Cevap   : Şeyh Edebali. 
Soru 55: Osmanlı geleneğinde; Sultanın hal edilmesi 
için Şeyhulislam’ın fetvası gerekiyor ve bu fetvayı Şeyhulislam’ın 
              yardımcısı Fetva Emini yazdıktan sonra 
Şeyhülislam imzalıyordu. Yahudi ve Ermeniler Sultan Abdülhamit’i 
              Jöntürklerle birlikte halletmek için Fetva 
emininden fetva yazmasını istediler. Fetva Emini: 
              “Ben Sultan Abdülhamit’i halledecek bir 
sebep göremiyorum” diyerek fetvayı yazmadı. Bunun üzerine  
               Jöntürklerin yanında yer almış olan bir 
hoca efendi “O halde ben yazarım” dedi ve Sultan Abdülhamit’in hal 
               fetvasını yazdı. Tefsir kitabı da bulunan 
bu hoca efendi kimdir? 
Cevap   : Elmalılı Ahmet Hamdi Yazır.